Meta, Avrupa Komisyonu’nun üretici yapay zekâ sistemlerine yönelik oluşturduğu şeffaflık ve güvenlik odaklı gönüllü kuralları imzalamayı reddetti. Bu kurallar; sohbet botları, metin ve görsel üreten yapay zeka modelleri gibi geniş kapsamlı sistemlerin daha denetlenebilir, etik ve telif haklarına uygun şekilde geliştirilmesini hedefliyordu. Ancak Meta, bu adımı hukuki belirsizlikler ve inovasyon üzerindeki olumsuz etkileri gerekçe göstererek kabul etmedi.
Meta: “Kurallar, yasanın da ötesine geçiyor”
Meta'nın küresel ilişkilerden sorumlu başkanı Joel Kaplan, şirketin kararı hakkında yaptığı açıklamada, kuralların yalnızca AB’nin Ağustos 2025’te yürürlüğe girecek yapay zekâ yasasını değil, onun da ötesini kapsadığını ifade etti. Kaplan, bu yükümlülüklerin Avrupa’daki teknoloji geliştiricilerinin yaratıcılığını ve rekabet gücünü baltalayabileceğini belirtti. Meta, özellikle şu noktalara dikkat çekti:
Kuralların hukuki zemininin net olmaması, İnovasyonun önünü kesebilecek derecede ek yükümlülükler getirmesi, Girişimciler için caydırıcı bir ortam oluşturması. AB: “Kurallar teknoloji devleri kadar küçük girişimleri de koruyacak”
Avrupa Komisyonu ise Meta’nın bu tutumuna rağmen geri adım atmıyor. Yetkililer, düzenlemelerin amacının sadece teknoloji devlerini sınırlamak olmadığını, girişimlerin haklarını ve tüketici güvenliğini de koruma hedefi taşıdığını vurguluyor. 2 Ağustos 2025’te yürürlüğe girecek AB Yapay Zeka Yasası, bu gönüllü kuralları daha bağlayıcı hale getirecek. Komisyon, bu tarihten itibaren Meta gibi firmaların yasal olarak bu kurallara uymak zorunda kalabileceğini belirtiyor. Yeni bir Avrupa-Teknoloji şirketleri çatışması mı başlıyor?
Meta’nın kararı, Avrupa Birliği ile büyük teknoloji firmaları arasında dijital düzenlemeler konusunda büyüyen gerilimi yeniden gündeme taşıdı. Daha önce de benzer anlaşmazlıklar; veri güvenliği, içerik denetimi ve dijital vergilendirme gibi konularda yaşanmıştı. Bu gelişme, önümüzdeki süreçte: Yapay zeka teknolojilerinin regülasyonu, AB ile ABD merkezli teknoloji devleri arasındaki ilişkiler, Ve özellikle girişimcilerin Avrupa pazarında nasıl konumlanacağı açısından belirleyici olabilir.